Harry Potter ve Felsefe Taşı

Sitenin “Film İnceleme” kategorisini aktif olarak kullanmanın zamanı geldi. Tabi ismimin fikir babası olan seriden başlamak da boynumun borcu gibi. O yüzden neredeyse hepimizin bildiği Harry Potter serisinin ilk filmi Harry Potter ve Felsefe Taşı filmi ile başlıyoruz.

Benim Harry Potter serisi ile tanışmama vesile olan filmdir. Daha kitaplarından haberim yokken izlemiştim. Aslında bu detay benim için önemli. Çünkü seri içerisinde en başarılı bulduğum filmlerden bir tanesi olmasının temelinde, kitaptaki detayları bilmeden izlediğim için hiçbir hayal kırıklığının da olmamasıdır. Tabi kitabı okuduktan sonra dönüp tekrar filmi izlediğimde eksik kaldığını düşündüğüm detaylar var. Yazının içinde bu detaylara kısaca değineceğiz.

Filmin müzikleri açısından baktığımızda müthiş başarılı bulduğum ve hatta sanırım başarılı bulduğu müzikleri olduğunu söyleyebiliriz. Oyuncu kadrosunun da başarılı olduğunu neredeyse hepimiz kabul ediyoruzdur. Zaten filmin popüler olmasından dolayı çoğumuz teknik detaylarına dair hatta filmin tamamına dair bir fikir sahibiyiz. O yüzden yazıyı çok uzatmama niyetindeyim. Yazının devamına geçmeden önce iki şey daha eklemek istiyorum. Birincisi daha evvel yazmış olduğum “Kitapları Filme Uyarlamak” başlıklı yazımı okumanızı isterim. İkincisi ise hâlâ aramızda olur da filmi izlememiş olan vardır. Onlar için yazının devamında “spoiler” olacağı uyarısını yapayım. Bu spoiler kelimesi yerine içerik bilgisi ya da sürpriz bozan demek istiyorum ama maalesef spoiler kelimesi adeta sinema “sektörünün” bir “jargonu” olarak yer etti.

Filmi kitaptan bağımsız yorumlamanın çok mümkün olmadığını düşünüyorum. Ancak bazı detaylar var ne filme ne kitaba uygun. Bunlardan biri Harry’nin dağınık saçlarının babasından aldığının söylenmesi ama Kelid Aynası’nda James Potter’ın alnı açılmış ve düzenli saçları olduğunu görüyoruz. Çok mu zordu kardeşim oraya dağınık saçlı birini koymak? Filmin gidişatına hiçbir etkisi olmayan bu mantık hatasını bir türlü içime sindiremiyorum. Yani ufacık bir detay olup, fazladan kaynak ayırmalarına bile gerek yokken böyle geçiştirmeleri hikayeye yönelik ciddiye almama gibi bir şey bana göre.

Kitapta iki tane Quidditch maçı olmasına, Harry’e büyü yapılan maç ile Dumbledore’nin izlemeye geldiği maçı birleştirmişler ve ortaya mantık hatasının olduğu bir durum çıkmış. Ancak tabi ki kitabı okumayanlar için bu detay çok önemli olmayabilir. Kitabı okuyanlar içinse ikinci maçta hakemin Snape olması ve olmak istemesindeki amacı, Quirell’ın ikinci maçta da Harry’e karşı bir hamle yapmamasının asıl nedeninin Dumbledore’nin izlemeye gelmiş olması gibi, seriyi güzel yapan detaylandırmalardan mahrum bir film izlemiş olduğu izlenimi oluşturuyor. Tabi şunu da eklemek lazım. 2 tane Quidditch maçı için görsel efektler olacak ve tabi ki maliyet yükseltecek, filmin süresini uzatacak detaylar olduğu için, yapılan tercihi makul görebilirim. En azından Dumbledore’yi maçta görmeseydik daha mantıklı olurdu diye bir cümle kurup geçiştirebilirim bu detayı da.

Peki ya satranç oynanan sahnede Hermione ve Harry taşların yerine oynarken taşlar yok da Ron’un yerine geçtiği at neden var? Tek kabul edilebilir yani görsellik açısından yapıldığını düşünmek. Diğer türlü mantığa sığmadığı için yorum yapmak istemiyorum.

Filmde yer almayan önemli bir sahne var. Snape’nin Felsefe Taşı’nı korumak için yaptığı iksir oyunu. İksir bilgisi ile birlikte zeka oyunu olan bu aşamanın filmde yer almamasını saçma buluyorum. Hem film sonuna kadar bize kötü gösterilen Snape’nin koruma büyüsünü göremiyoruz hem Hagrid’in söylediği “Snape de taşı koruyan öğretmenlerden” cümlesini havada bırakıyor hem de filmin sonunda Hermione’nin aldığı 50 puanın sebebi havada kalıyor. Önünde ve arkasında alevler varken, bir önceki odada satranç oyununda Ron yaralı kalmışken soğukkanlılığı yitirmeden mantığını kullandığı için alıyor o 50 puanı. Snape’nin koruma büyüsünü aşmayı başardığı için alıyor. Filmde bu sahnenin yer almıyor olması kabul edilemez. Altı üstü filmin süresine 5 bilemedin 10 dakika eklenirdi ki izleyici açısından daha zevkli bir hâl alırdı.

Filmin görselleri açısından başarısız bulduğumu da söyleyim. Neville’nin süpürge ile uçtuğu sahne, Quidditch sahneleri, Hagrid’in Fluffy ile ilgili müzik detayını verdiği sahneler gibi sahnelerde kullanılan efektler başarısız. Şimdi aranızdan “ee abi film 2001 yapımı, olur o kadar” diyenler çıkacaktır. Aynı yıl Yapay Zeka, Yüzüklerin Efendisi gibi filmler çıktığını da hatırlatayım.

Yazıyı kısa tutmak istediğimi söylemiştim ama yine tutamadım kendimi. Görece biraz uzun oldu gibi. Neyse lafı fazla uzatmadan, seri olarak tabi ki izlenebilir düzeyde. Bunu söylemeye bile gerek yok aslında. Ancak kitabını okuyanlar tarafından çok beğenilmediğini, konuştuğum kişilerden ya da yine buralarda okuduklarımdan yola çıkarak söyleyebiliriz.

Evet böylelikle ilk film inceleme yazımızın sonuna geldik. Sizlerin bu film hakkındaki yorumlarınız neler? Sizce başarılı bir film mi? En başarılı buluğunuz noktası neresi? Filmi ilk izlediğinizde kitabını okumuş muydunuz yoksa okumamış mıydınız? Bizler ile paylaşmak isterseniz, yorum kısmına beklerim.

Bir de unutmadan Dumbledore’nin bu kitaptaki repliklerinden yola çıkarak yazdığım diğer yazıların linklerini hemen aşağıya bırakıyorum. Okumadan geçmeyelim 🙂

Dosta karşı koymak

İnsan İstekleri

Yorum bırakın